“Hepimiz içimizde bir orman taşırız, kilometrelerce uzanan kayınlar, köknarlar, sedirler.”
Türkçeye ilk kez çevrilen Meksikalı yazar Cristina Rivera Garza’nın Tayga Sendromu adlı romanı gerçekle hayal arasında salınan bir dedektif noir.
Aldatılan bir koca tarafından tutulan bir kadın dedektif, kaçak çiftin peşinden dünyanın öteki ucundaki tayga ormanlarına kadar gider. Kayıp çifti bulmaya çalışırken, dünya tekinsiz, öngörülemez bir yere dönüşür. Tayga ormanlarında yoluna kurtlar, kardaki izler, eski hikayeler ve vahşi bir genç çıkan dedektif tökezler ve her şeyin gerçekliğini sorgulamaya başlar.
Zamanın düz bir çizgide ilerlemediği, kullanılan puslu ve muğlak dilin gerçekliği büktüğü Tayga Sendromu, sanki başlangıçtan beri orada olan açıklanamayan bir dehşet hissinin, ruhtaki yabanın anlatısı.
“Cristina Rivera Garza bir yazardan, bir romandan, bir dilden beklenenlere riayet etmiyor. Garza, kışkırtıcı, provoke eden bir yazar.” – Yuri Herrera
“Tayga sendromu, geçmişin yankılarını taşıyan karanlık, korkusuz, çağdaş bir fabl.” – Sjon